Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun kuruluşuna ilişkin 5176 sayılı Kanun, 25 Mayıs 2004 tarihinde TBMM’nde kabul edilmiştir. Kurul, kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak, bu konuda yapılacak çalışmalara destek olmak ve etik uygulamayı gözetlemek görev ve yetkisi çerçevesinde, 2008 yılından itibaren her yıl 25 Mayıs gününün ülke genelinde “Etik Günü”, aynı günün yer aldığı haftanın da “Etik Haftası” olarak kutlanılmasını kararlaştırmıştır.
Bu çerçevede, kurum ve kuruluşlarda etik kültürünü yerleştirmek ve geliştirmek amacıyla , Etik günü (25 Mayıs) ve Haftası’nda (25 Mayıs-31 Mayıs 2012) çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmektedir.ETİK NEDİR?
Etik, pratik felsefenin bir konusudur. Pratik, çünkü insanların ne şekilde davranmaları gerektiğiyle ilgili somut ve kanıtsal bilgiler sunar.
Kelime anlamıyla ‘etik’ Yunanca ethos yani “töre” sözcüğünden türemiştir, özgün Yunanca kullanımı ‘Etika’dır, tıpkı politika (siyaset bilimi), poetika (şiir kuramı), gibi. Felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırt edebilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle, kendine ait kuralları olsa da, halen de tartışılarak gelişen bir daldır.
ETİK İLE AHLAK ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Ahlak, içinde yaşadığımız topluma göre değişir ve genelde çoğunluk tarafından herhangi bir gerekçe gösterilemeden doğru kabul edilen değerlerin ve düşüncelerin toplamıdır. "Doğru" olduğu hissedilenler ahlaka uygun olarak kabul edilir. Ve bu durum toplumdan topluma farklılık gösterir. Buna karşılık etik, kuralları mantıklı olarak yorumlamaya çalışır. Etiği, ahlakın üzerinde yeniden düşünme olarak tanımlamak da mümkün.
ETİK GÜNÜ NİÇİN KUTLANIYOR?
25 Mayıs tarihi bütün dünyada etik günü olarak kutlanmaktadır. Bizim kültürümüze kavram ve çerçeve olarak farklı olan bu terim son yıllarda ülkemizde de önem kazanmış bulunmaktadır. Bu günün ne anlama geldiğini ve niçin kutlandığını bilmek için öncelikle kısa bir sözlük çalışması yapmak yararlı olacaktır.
Kelime anlamıyla ‘etik’ Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir, özgün Yunanca kullanımı ‘Etika’dır, tıpkı politika (siyaset bilimi), poetika (şiir kuramı), gibi. Felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırt edebilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle, kendine ait kuralları olsa da, halen de tartışılarak gelişen bir daldır. Farklı kelimelerle ifade edilen değişik kültürlerde etik kavramı elbette mevcuttur. Bizim kültürümüzde ise daha çok ‘ahlak’ kavramı merkezli bir etik alanı vardır.
Ancak tarihsel süreçte uygulama bakımından sistematik etik uygulamalarının Selçuklu Medeniyetinin unsurlarından olan Ahilik örgütünde görüldüğünü belirtmek gerekir. Bilindiği gibi Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşayan Türklerin, esnaf ve sanatkârlarının birliğini, çalışma ilkeleri ve usullerini oluşturan, çok yönlü bir sosyo-ekonomik Türk kurumudur. Ahi Örgütüne üye olan esnaf ve sanatkarların uymaları gereken bir dizi ahlak ve iş kuralları vardı. Uyulmaması durumunda ağır cezalar da öngörülmüştü.
TEMEL DEĞERLERİMİZ
Dürüstlük
Her zaman ve her şartta doğru olanı yapmaya çalışıyoruz.
Birbirimize ve diğer bireylere karşı açık ve dürüst davranıyoruz.
Dayanışma
Dayanışma ve yardımlaşmanın toplumun tüm bireylerine yarar getireceği düşüncesindeyiz.
Güven
Tüm bireylere güven ve saygı duyarız.
İlişkilerin temelinde güven olduğu zaman insanların en doğru şekilde hareket ettiklerine inanırız.
Geniş Katılım
Her düşünceye saygı duyuyoruz.
Paylaşılan her düşüncenin bizi doğruya yaklaştırdığına inanırız.
Sorumluluk
Kendimize ve topluma karşı sorumluluğumuz olduğuna inanırız.
Saydamlık
Aldığımız kararlar ve yaptığımız hareketler hakkında her bireyin bilgi alma hakkı olduğunu biliriz.
Hesap verebilirliğimizin bize güven duyulmasını sağlayacağına inanıyoruz.
Bir ülkede etik değerlerin oluşup kök salmasında birinci derecede etkili etmen bireyleri kültürlü uygar insanlar yapmayı amaçlayan eğitim düzeyleri. Biz cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan Atatürk devrimlerinin yaşamımıza soktuğu değer yargılarına güveniyoruz ve geçerliliğini koruduğuna inanıyoruz. Evrensel düzeyde geçerli olan değer yargılarına dayanan Atatürk ilke ve devrimlerini, teknolojik gelişmelerin günümüzde yaşattığı toplumsal dönüşümler bile eskitememekte.
İnsanoğlu, varoluşuyla birlikte, "ahlâkilik kaygısını" içinde taşımıştır. Kendisini "iyi" ve "kötü" olana dair sorgulamalara tabi tutarak, bunların "ne" olduğu sorusunun cevabını aramıştır.Doğru" ve "iyi"nin "ne" olması gerektiğine dair bilgiler insanlığın ilk kültürel bulgularına kadar götürülebilir. Çeşitli kabartma resimler, destanlar, yazılı taşlar ve yazılı eserlerde buna dair motifler vardır. "İyi"nin "ne" olduğu üzerinde durarak diğer insanlara öncülük eden en önemli kişiler hiç kuşkusuz filozoflar ve peygamberlerdir. Filozoflar, felsefenin tabiatı gereği "iyi"nin "ne" olduğunu tartışmakla beraber somut davranış biçimleri vermekten kaçınmışlardır; peygamberler ise, iyinin ne olduğu üzerinde durarak, insanlara "model davranış biçimleri" sunmuşlardır.Son peygamber Hz. Muhammed (asm) "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." diyerek hayatın bütün alanlarını kuşatan bir değerler sistemi sunmuştur.
İnsanoğlunun iyi ve kötü tarafının da gelişimi sonsuzdur. Etik değerlerin hatırlatılması, bir bilinç oluşturulması için de 25 Mayıs tarihi Etik Günü olarak kabul edilmiştir.
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.
(Yunus Emre)
Terazide güzel huydan daha ağır gelen hiçbir şey yoktur.
(Hazret-i Muhammed)
Şeref ve erdem ruhun süsüdür. Bunlar olmasa, beden asla güzel gözükmez.
(Cervantes)